Ankilozan Spondilit – Omurga Romatizması

Bu yazı Romatolog Dr. Selda Öktem tarafından kaleme alınmıştır. Herkesin anlayabilmesi amacıyla basitleştirilmiş ve sadeleştirilmiştir.

Ankilozan Spondilit nasıl bir hastalıktır?
Ankilozan spondilit en sık görülen omurga romatizması tipidir. Yani bu grup hastalıkların en bilinenidir. Öncelikli olarak omurgada, bazen de çevresel eklemlerde yangıya neden olur.

Ankilozan spondilitin nedeni nedir? 
Bu hastalığın bilinen tek nedeni genetik yatkınlıktır. Yani herhangi bir dış faktör başlatıcı ve kolaylaştırıcı rol oynamaz. Diğer omurga romatizmalarında ise kolaylaştırıcı ve yardımcı faktörler olabilir. “HLA B27” denilen genetik yapının varlığı bu hastalıklarla ilişkili olarak bulunmuştur. Dünya yüzeyindeki beyaz ırka sahip insanların %10’unda HLA B27 pozitiftir ama bu insanların da ancak %2’sinde AS gelişmektedir. Zencilerde bu genetik yapı daha az olduğu için zencilerde AS nadir görülür.

Kimlerde ve hangi yaşlarda görülür?
Ankilozan spondilit erkek cinsiyette daha sıktır, hatta erkeklerde 3 kat sık görülmektedir. Başlangıç yaşı çoğunlukla ergenlik döneminden, erişkin yaşlara kadar değişebilir ama genellikle 45 yaşından sonra başlamaz. Erken yaşlarda 16-20 yaş arası başlangıç çok tipiktir. Hastaların %40’ı ergenlik döneminde başlangıç gösterir. Hatta başlangıç yaşı ne kadar erkense hastalığın şiddeti ve ağırlığı da o nispette fazla olmaktadır. Genç ve aktif insanlardaki bel ağrısı yanlışlıkla travma ve zorlamayla ilişkilendirildiği için, AS genellikle gözden kaçar ve tanıda gecikmelere yol açar.

Belirtileri nelerdir?
AS’nin en sık görülen yakınma alt bel ağrısıdır. Bu ağrı belin biraz daha aşağı tarafında hissedilir. Bazen kalçanın ortasına doğru yayılır. Bir gün sağ taraf, bir gün sol tarafta değişen ağrılar yapabilir. Hasta yürümekte zorlanır. Özellikle sabaha karşı ağrı ve tutukluk başlar, yatakta pozisyon değiştirirken zorlanmaya neden olur ve sabahları yataktan kalkarken zorlanma ve bazen yardımla yataktan kalkmayı gerektiren tutukluk olabilir. Zamanla başlangıçta alt belde hissedilen bu ağrılar azalırken, omurganın daha üst seviyelerinde, sırtta ve boyunda ağrı ve tutukluklar artmaya başlar. Topuklarda ayak tabanlarında ağrı, sabah üstüne basamama görülebilir. Ayak bileği ve diz eklemlerinde daha sık olmak üzere eklemde şişlik, ağrı ve hareket kısıtlılıkları görülmektedir. Ama bu şekildeki eklem yakınmaları her hastada görülmez, hastaların az bir kısmında çevresel eklem iltihabı gelişir. AS’li hastalarda kas iskelet sistemi dışında da birtakım yakınmalar sıklıkla görülür. Bunlardan en sıklıkla rastlanan göz iltihabıdır. Gözde kızarıklık, ağrı ve bulanık görme yakınmaları aynı anda başlarsa üveit gelişmiş olabilir. Bu yakınmalar başlarsa hemen hekime başvurulmalıdır. Aort kapak yetmezliği, kalpte ritm sorunları, kronik ishal ve kalın bağırsakta kolit beraberinde görülen sorunlardandır. Göğüs kafesinin hareketlerinin azalması akciğer kapasitesinin sınırlanmasına ve solunum sıkıntısına yol açar.

Tanısı nasıl konur, ne tür testler kullanılır?
Ankilozan spondilit tanısını koyabilmek aslında zor değildir. Tanı için en önemli basamak bu hastalıktan şüphelenmektir. Özellikle genç yaşta başlamış, sabahları yakınmaların daha şiddetli olduğu bel ağrısı olan kişilerin mutlaka bir romatoloji uzmanına başvurması gereklidir. Genellikle bu hastalar ortopedi ve fizik tedavi ve bazen de beyin cerrahisi bölümlerine başvurdukları için tanıda gecikmeler çok sıklıkla görülür. Tanı için omurga ve omurganın leğen kemiğiyle yaptığı eklemi içine alan bir direk röntgen filmi çekilmesi çoğunlukla yeterli olmaktadır. Hastalığın henüz yeni başladığı durumlarda direk röntgenler yeterli bilgi vermeyebilir, bu durumda manyetik resonans (MR) veya bilgisayarlı tomografi (BT) çekmek ve kan tahlillerinde iltihap belirteçlerine ve genetik yatkınlık molekülü olan HLA B27’ye bakmak gerekebilir.

AS ile spondiloz (kireçlenme) aynı şeyler midir?
Bu iki hastalık birbirinden çok farklıdır. AS iltihaplı bir romatizmadır ve genç yaşlarda başlar ve giderek omurgada şekil bozukluğuna yol açar. Spondiloz ise özellikle ileri yaşlarda görülür. Sebebi çoğunlukla yaşla ilişkili olarak omurlar arasındaki disklerin sıvı içeriğinin azalması, dayanıklılığının azalmasıdır. Ağır yük taşıma, kötü kullanım, hareketsizlik ve travmalar bu süreci hızlandırır.

Erişkin ve çocuklarda AS farklı mıdır ?
Erkeklerde daha sık görülen bu hastalık şiddet olarak da erkekleri daha fazla etkiler. Ağrının şiddeti, hareket kısıtlılığı daha belirgindir ve omurgadaki şekil bozukluğu daha erken yaşlarda gelişir. Kadınlarda yakınmalar daha hafif olduğu için kadın hastalara tanı koymak daha zordur. Çocukluk çağında ise omurga yakınmaları daha az görülürken, çevresel eklem şişlik ve ağrıları daha sık görülür. Yaş büyüdükçe bel ağrısı ve omurga tutuluşu görülmeye başlar.

AS sakatlığa neden olur mu?
Bu hastalık yaşam kalitesini bozar. Şiddetli ağrısı olan kişiler bazen kişisel ihtiyaçları için başkalarına ihtiyaç duyarlar, iş gücü kaybına neden olur. Omurgadaki şekil bozukluğu ve ağrı özellikle bedensel güç gerektiren işlerde çalışanlarda sorunlara neden olur ve erken emekli olmak zorunda kalabilirler. Örneğin, ileri derecede kısıtlılığı olan ve başını çeviremeyen bir taksi şoförü gibi. Ek olarak şiddetli ağrı ve kısıtlılık depresyona yol açabilir.

AS’li bir kişinin çocuklarında da AS çıkar mı, kalıtsal mıdır?
AS’li kişi eğer HLA B27 genini taşıyorsa yatkınlığını çocuklarına aktarır. Ancak yatkınlığın geçmesi hastalığın mutlaka gelişeceği anlamına gelmez, sadece hastalık gelişme riskini artırır. Ailesinde AS olan bir kişinin diğer insanlara göre riski 20 kat artmıştır.

AS tamamen iyileşir mi?
Bu hastalık diğer romatolojik hastalıklar gibi, hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi kroniktir, tamamen iyileşmez veya yok edilemez. Kullanılan ilaçlarla ve egzersizle hastalığın şiddeti ve doğacak sonuçları azaltılabilir, hafifletilebilir. Hastanın yaşam kalitesi korunur. İyi olabilmek için sürekli ilaç kullanması ve doktor kontrolünde olması gerekmektedir.

Ankilozan Spondilit Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavinin en önemli kısmını ilaçlar oluşturur. En sıklıkla yangı baskılayıcı ağrı kesiciler, romatizma tedavisine özel ilaçlar ve son yıllarda kullanıma giren biyolojik ajanlar kullanılır. Son yıllarda ilaç sektöründeki gelişmelerle çok başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Yeni geliştirilen ilaçlar hastalığı etkin bir şekilde kontrol altına almakta hatta bir miktar yapısal düzelme sağlayabilmektedir. Ancak bu ilaçların da konunun uzmanları tarafından kullanılması son derece önemlidir. Zaten Sağlık Bakanlığı bu tedavilerin kullanımına sınırlama getirmiş ve sadece romatologları yetkilendirmiştir. Egzersiz de ilaçlar kadar önemlidir, omurganın elastikiyetini koruyabilmek için mutlaka şarttır. Bu hastalık omurgayı hareketsiz ve katı hale getirmeye çalışır, buna direnebilmek için omurgayı egzersizle çalıştırmak gerekir. Hastalığın çok ilerlediği ve kalıcı hasar geliştiği durumlarda, iltihabın olmadığı dönemlerde rahatlatıcı olması açısından fizik tedavi, kaplıca ve ılıca tedavileri kullanılır. Kaplıca tedavisinin zamanını hekim belirlemelidir çünkü aktif iltihaplı dönemde uygun olmaz.

Kişinin kendi yapabileceği şeyler neler?
Öncelikle hastalığı ciddiye alması, doktor kontrollerine düzenli gitmesi, sürekli ve düzenli ilaç kullanması ve egzersiz yapması gerekir. Bu hastalığa yakalanmayı engellemek gibi bir durum yoktur. Yaptığımız, yediğimiz hiçbir şey engelleyici veya tedavi edici değildir. Özel bir diet tedavisi yoktur.

Cerrahi tedavi gerekir mi?
Normal şartlarda bu hastalık için ameliyat gerekmez. Omurlarda gelişen bir kırık ve onun ardından gelişen nörolojik bir sorun durumunda acil ameliyat gerekir. Omurganın sabitlenmesi ve sinir basısının giderilmesi hayat kurtarıcı olur.

Share on facebook
Facebook'ta Paylaşın

İlgilenebileceğiniz Diğer Makaleler ve Videolar

“Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”
Romatoloji Uzmanı Dr. Selda Öktem

Telefon
0212 230 9421

Mobil
0539 617 58 56

İletişim
seldaoktem@yahoo.com

Sosyal Medya